Kimliksizleşme ve Dönüşme / Desidentifcation and metamorpshosis
Kimliksizleşme ve Dönüşme: Ulay’ın erken dönem eserleri
Ulay’ın 1970’li yıllara ait videolarından oluşan sergi onun en başından beri kimlik ile olan muhasebesinin içinden geçmekte. Kimlikleri değiştirmek, cins kimlikleri arasındaki ilişkileri vurgulamak ve muğlaklaşmış bir kimlik sorununu ele almak Ulay’ın çalışmalarının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Sanatın kendisinin malzemeleri arasındaki geçişler kadar sanatçının kendi dünyasındaki geçişlerin sabit olmadığı düşüncesi, Fransız Gilbert Simondon ‘un insanın psişik ve fiziki oluşumunun metastabl olduğunu ileri sürmesinde olduğu gibi, Ulay’ın da daha 1970’li yıllarda geliştirmiş olduğu düşüncesi hakkında bize düşünme alanı sağlamakta ve düşündürmektedir bizleri.
Bireyselleşme süreci olarak adlandırılan oluşumun kendi içindeki hareketin zamansal bir hareket olduğu 20. Yüzyılın felsefesinde konuşulan bir konudur. İnsan, sadece sosyal bir varlık değil psiko-sosyal bir varlıktır ve özü yoktur. Ön-bireysellikler (pre-individuel) ve bu mayaya sonradan eklenenler varlığı belirler; bunlar sadece önsel değil aynı zamanda deneyseldir de.
Bu açıdan bakıldığında, varlık sorunu transandantal bir sorun olarak ortaya atılmaktadır. Varlığın psişik etkinliği ile fiziki duygulanımları birbirlerine eklemlenerek katmanlaşır. Hiç bir zaman sabit olmayan bu geçişlilikler (transitions) varlığın kendi içindeki varyasyonlardır. Psiko-sosyal hem hayata hem de fiziki dünyaya bağlıdır. Ve bireyleşmenin yeni düşünce rejimi bu zemine oturmaktadır.
Böylece Ulay bir yandan sanatının diğer yandan da kendisinin kimlikle olan ilişkisine dönüp bakmakta ve sorunsallaştırmaktadır. Mekanı ve kendisini kullanarak kimliksizleşme ve kendisini dönüştürdüğü gibi mekanı da dönüştürme eylemini gerçekleştirmektedir.