Elmas Deniz, uzun zamandan beri sanatın doğa ile ilişkisi üzerine çalışan bir sanatçıdır. Hayvanlar, ağaçlar, doğanın her bir zerresi Elmas Deniz’in sanatının bir parçasıdır. Sanatçı kimi zaman ironi olarak, kimi zaman ise doğaya saygısını göstererek sanat üretimini gerçekleştirmektedir.
“Doğa” kavramı, 19. yüzyıl sosyal bilimlerinin ve felsefesinin, insanlık ve düşünce tarihi üzerine geliştirdiği döneme ait olarak oluşan, bilimsel bilgi dönemine aittir. Kavram, bilhassa Burke ile başlayan daha sonra Kant ve Hegel ile devam eden ve “Alman Romantizmi” olarak adlandırılan felsefi bakış ile sanat tarihine girmiştir. Doğa ile ilişkili olarak sanatlarda “yüce estetiği” ise 19. yüzyılda insanın, doğa ve kendisi gibi diğer insanları değiştirme olgusunun geliştiği bir dönemde ortaya çıkar. Bilhassa 19. yüzyıl, doğanın yeniden gündeme getirildiği ve doğaya olan hayranlığın sanata olan hayranlıkla birleştiği bir düşünce dönemine aittir. Kant'ın "yüce" kavramı bu dönemde ortaya atılmıştır. Buna göre bir renk; mesela çimenlerin yeşili veya ağaçların yapraklarının ışığa göre değişken renkleri arı bir şekilde güzellik ile ilişkili olarak anılmaktadır. Doğaya ait renklerin duygusu ve sansasyonu insana kuvvet veren bir nefes imkanı sunmaktadır. Bilhassa şehirleşme ile başlayan 19. yüzyılda, sanatçıların kırlara giderek resim yapmaları şehrin kirliliğinden ve gürültüsünden kaçış olarak sanat tarihine girmiştir: Bugün aynı duygu ve korku sadece sanatçıları değil toplumları kapsamaya başlamıştır. Bu anlamda beğeni yargısı herkese ait olarak değişmesine rağmen evrensel bir sorun olarak herkesi ilgilendirmektedir. Bu duygu, “mükemmeli arayıştan” çok daha kuvvetli bir şekilde ve ondan bağımsız olarak işlemektedir.
Sanat ile “doğa sanatı” aynı şey değildir; ama doğanın herhangi bir nesnesini resmeden veya videosunda gösteren bir sanatçı, sanat eserinin formuna bağlı olarak düşünmekte ve bunu eserinde gerçekleştirmektedir.
Elmas Deniz, Açıkekran Yeni Medya Sanatları Galerisi’nde gerçekleştirdiği sergide doğa üzerine odaklanmaktadır. Sergi; "yüce duygusuyla" dolu imgeleriyle doğaya bakışı işaret etmektedir. “İnsansız” adlı video da Elmas Deniz doğayı olduğu gibi tüm güzelliği ve vahşiliği ile göstermektedir. Videoda dağların form ile çizgilerinin doğaya ait güçlerce oluşturulduğunu görmekteyiz. Sanatçı güzel ve yüce duygusunu bize verirken bir anlamda Kant’ın “korkunç yüce” olarak adlandığı güzellik karşısındaki insansızlığın korku verici etkisini de göstermektedir. O kadar ki, “insansızlık” görülmesi gereken bir doğanın insan tarafından bakılamadığını ve bu insani bakışın imkansızlığını bize göstermektedir. Güzel olan manzara bir anda üzücü bir hale sokularak korkutucu olmaya başlamakta ve tekinsizleşmektedir. Bir anlamda bize yabancılaşmaktadır.
Sanatçı ”Görülmek İçin Yapılmış” adlı videoda şehirden ayrılan bir bakışın doğa ana ile karşılaşmasını konu etmektedir. Bu video eser, doğada rahatlama ve nefes almanın, doğanın bize armağan ettiği, hayatın önemli öğelerinden birisi olduğunu anımsatmaktadır.
“Satın Almak İstediğim Ağaç” adlı videoda ise şehirde yaşayan insanın tüketim tutkusu üzerine bir deneme niteliğindeki bakışında Elmas Deniz, sanatsal ironiyi kullanarak, satın almak istediği ağacın sahibinin arayışıyla “yüce bir ağacın değeri üzerinden nasıl bakılabilir?” sorusu üzerine eğilmektedir ve yol üzerindeki ağacın bile metalaştığı dünyaya bakmaktadır.
Elmas Deniz doğayı ana sorunlarından biri olarak görmekte ve bu anlamda da insanlığın yeni bir evreye doğru yönelmekte olduğu günümüzde doğa ile ilişkilerimizde yeni bir paradigmaya doğru gittiğimizi bize hatırlatmaktadır. Sanatçıya göre yeni sosyal ve doğal dünyadaki vektörler bu tarafa doğru yüzünü çevirmiştir artık. Çünkü doğa, sadece bizi besleyen ve nefes almamızı sağlayan bir mekan değil, aynı zamanda biyolojik bedenlerimizin hayatta kalması için gerekli olan tek imkandır.